10 Haziran 2009 Çarşamba

HİÇ

Size de oluyor mu arada böyle?

Boş, ama bomboş hissediyor musunuz kendinizi?

Boş, boş bakıyor musunuz? Tv’ye? Pc’ye?

Eşe, dosta, aynaya?



Hiç içinizden gelmiyor değil mi bazen?

Oysa yazmanız gerek…

Verilmiş sözleriniz var çünkü...

Sizi bekleyenler var…



Sizin kelimelerinizle mutlu hissedecek veya hüzün duyacaklar belki,

Bazıları tanıdık olacak, bazıları tanımadık…

Uzun zamandır tanıyıp ta, aslında tanıyamadıklarınız da okuyacak sizi muhtemelen…

Görmek istenilenler görülecek belki, iyi veya kötü yaftalanacaksınız bir şekilde?



Aslında bu, çok iyidir yazan için…

Çeşit olur düşüncelerine, örnek olur hislerine…

Kelimeleri cümle yapan, cümleleri yazıya dönüştüren duygu yoğunluğuna kavuşur insan…

Yazar sonra, sadece yazar…

İyiyi, kötüyü, acıyı, tatlıyı, neşeyi, umudu içinde biriktire, biriktire…



Evet, evet! Yazmak gerek!



Dünya bir tiyatro sahnesiyse eğer?

Ve herkes kendi başrolünü oynuyorsa hayatının…

Gün gelip, perde kapandığında…

En azından geride bırakacak bir şeyleri olur işte yazarın…



Ama yine de…

Hiç içinizden gelmiyor değil mi bazen?