24 Eylül 2008 Çarşamba

GAZİ VE DUA

Geçen akşam, oturduğumuz apartmanın arka bloğundaki komşumda dua vardı.İftar’dan sonra oraya gittim. Mevlid niyetlenmişler, çok güzeldi Allah kabul etsin. Yasinler, Tebarekeler vs. dualar ile içim huzurla doldu. Eşim, çocuklarım, kendim, sevdiklerim ve ölmüşlerim için bol bol dua ettim, elimdeki kitaptan bende okudum, takip ettim.
Bir ara hoca hanım şöyle dedi...Maşallah, hiç ummazdım ama? Hepiniz takip ettiniz gördüğüm kadarıyla? Takipleriniz Arapça değil mi?
Ben ve salonun yarısı...Hayır, dedik, yeni Türkçe! Yeni Türkçe’ den okuyoruz biz.
Hoca hanım...Olsun dedi, ben sizin içinde okudum, sizinkiler kabul olmaz ama, Allah affeder sizi?
Hoppala? ... Tutamadım kendimi...Hoca hanım dedim, bizim yeni Türkçe’ den okuduklarımız kabul olmaz mı yani şimdi?
Hoca hanım gayet kendinden emin ve acımasızca şöyle dedi...HAYIR !!!
(………………….)
Sustum tabi ki ses etmedim, sonuçta misafirlikteydim...
Ama içimden, bu sözü nasıl bu kadar kendinden emin söylediğine hayret ettim.
Karar verme yetkisini kendisinde nasıl buluyor acaba? Diye sinirlendim.Cahil olsam, aklımı kullanmasam, o anki ortam içinde aslında bu sözden nasıl da etkileneceğimi fark ettim...Ve daha kötüsü, böyle söylemlerle kim bilir kaç zihnin bulanıklaştırıldığını ve yıkandığını düşündüm... İçim acıdı L
Halbuki; bilmez miydi insanlar? Kur-an’ı kerimde neredeyse her 3 ayetten birinde
'Düşünün… Neden size verdiğimiz aklınızı çalıştırmıyorsunuz?' tarzında söylemlere yer verilir...
Nahl Sûresinin 44 . Ayetinde(O peygamberleri) apaçık belgeler ve kitaplarla gönderdik. İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman ve onların da (üzerinde) düşünmeleri için sana bu Kur’an’ı indirdik.
O zaman bütün Araplar cennete gidecek! Allah’ım, bu nasıl bir bağnazlık, nasıl bir hoşgörüsüzlüktür? Önemli olan kişinin niyetidir. Hem yıllarca uğraşıp Arapça öğrenenler eğer okuduklarını anlamıyorlarsa, ne dediklerini bilmiyorlarsa, bu nasıl bir mantıktır vs. diye düşündüm durdum. Okumalar bitti, sıra duaya geldi. Hane sahiplerine, ölmüşlere,
Peygamber efendimize (S.A.V.) ve evliyalara, erenlere vs. dualar edildi...
Yapılsın yapılmasın değil. Olması gereken bu, senelerdir yapılan anneannelerimizden, annelerimizden öğrendiğimiz ritüel bu. İçimize sinen bu. Ne güzel aslında bu kadar maneviyatı yüksek insanların yaşadığı bir memleketteyiz, şanslıyız...
Ama el insaf, bu kadar kişiye evliyaya, yatıra ve hatta Aceleci Bacı'ya varıncaya kadar söylendi de ?
Ah! O Allah diyen dillerden, bir kere de şehitlerimiz ve ATATÜRK için bir dua gelmediL

(…………………)

Elbette ki hepsi böyle değil… Herkes bu düşünce de değil… Yaşadığı ülkede huzur ve barış içerisinde, hiçbir ülkenin manda ve himayesine bağlı kalmadan yaşamanın, inancını ve dinini özgürce yerine getirme ayrıcalığının ve şansının farkında olan nice aydın hocalarda var.

Bu konu ile ilgili yazımı hazırlarken, fark ettim ki bu hafta içerisinde 19 Eylül Cuma günü Gaziler Günü olarak kutlanılacak.

Bu vesile ile; tüm şehitlerimize, gazilerimize ve en büyük gazi MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ e en büyük minnetim, saygım ve dualarımı sunuyor ve Gazilik mertebesi ile ilgili bir alıntıyı paylaşmak istiyorum bu hafta sizlerle…

Hepinize iyi haftalar dilerim…
Banu Durgunlu
15.09.2008.


“Hürriyet ve İstiklal Benim Karakterimdir” diyerek Milli Mücadeleyi başlatan Devletimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’e, Sakarya Meydan Savaşından sonra, 19 Eylül 1921 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce “Gazilik” unvanı verilmiştir. Büyük Öndere gazilik unvanının verildiği 19 Eylül tarihinin ülkemizde gaziler günü olarak kutlanmasına karar verilmiştir. Bu karar devletimizin ve milletimizin gazilerimize verdiği önemin, onlara duyulan minnet ve şükran duygularının ifadesidir. Ülkemiz toprakları bulunduğu bölge ve stratejik konumu nedeniyle tarih boyunca daima düşmanların hedefi haline gelmiştir. Tarih boyunca hür ve bağımsız olarak yaşamış olan Yüce Türk Milleti canından aziz bildiği kutsal vatan topraklarını hedef alan her saldırıyı binlerce şehit verme ve gazi olma pahasına korumasını bilmiştir. Dün, Çanakkale’de, Dumlupınar’da, Kore’de, Kıbrıs’ta vatanın müdafaası ve dünya barışı için şahadete ulaşan ve gazi olarak dönen kahraman evlatlarımız, bugün ülkemizin birlik ve beraberliği bozmak için fırsat arayan dış güçlerin desteklediği kanlı terör örgütüne karşı ülkemizin Güneydoğu bölgesinde mücadele yürütmektedir. Bu mücadelede yüzlerce evladımız şehit olurken, yüzlercesi de gazilik mertebesine ulaşmaktadır. Herkes Bilmelidir ki; Her ne şekilde olursa olsun, vatanımızın bütünlüğünü hedef alan güçler, kahraman güvenlik güçlerimiz ve vatansever Türk insanının mücadele azmi ve kararlılığı karşısında yok olmaya mahkumdurlar. Dış güçlerin maşası haline gelen hainler Yüce Türk adaleti karşısında mutlaka hesap vereceklerdir. Halkımızın birlik ve beraberliği ile, Büyük ATATÜRK’ün bizlere emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti Devleti onun gösterdiği hedeflerde ilerleyerek dünyanın güçlü bir ülkesi olarak sonsuza kadar yaşayacaktır."

Bize Türkiye Cumhuriyetini emanet eden gazi ve şehitlerimize gösterdiğimiz hürmet bundandır. Türk insanı gazi veya şehit olan atasını en derin duygularla anmaktadır. Sohbetinde, işinde, ibadetinde bulduğu her fırsatı bu uğurda değerlendirmektedir. Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanı verilişinin yıldönümünü ve Gaziler Gününü kutluyoruz. Bu vesileyle aramızdan ayrılmış gazi ve şehitlerimizi rahmetle anıyor, tüm gazilerimizi saygıyla selamlıyoruz”

Hiç yorum yok: