20 Mart 2008 Perşembe

KADIN HAKKI

8 Mart Dünya Kadınlar Günü,tüm dünyada kadınların kutladığı uluslar arası bir gündür.
1975 yılında dünya kadınlar gününü ilan eden BM örgütü 16 aralık 1977 tarihinde 8 mart’ın dünya kadınlar günü olarak kutlanmasını kararlaştırdı.
Bu bildik kadınlar günü tarifinin ardından yazabilirdim aslında...
Kadınlarımızın sorunları; Eğitim eksikliği, dayak+cinsel şiddet, töre ve namus cinayetleri, çalışsın veya çalışmasın emeğinin karşılığını alamadığı için çoğu yerde ve konumda hala ikinci sınıf insan muamelesi, görücü usulü evlilikler, aile ve mahalle baskısı vs.vs.vs.
Ancak, zaten herkesçe bilinen bu sorunların çözümü için ne yazık ki tek bir gün içerisinde, konuşma, seminer, yürüyüş vs. etkinlikler düzenlenir, kadın sorunları ve iyileştirilmesi için çareler aranır ve bunların genel toplamına da kutlama denir. Bu arada kutlanması gerekenin ne olduğunu hala anlamış değilim, kalan 364 gün erkeklerin iken...
Ve aslında bu günde en çok anlatılması, özellikle erkeklere duyurulması gereken bir şey var ki o da;
Kadını dışlamanın erkek tarafından ödenen bedeli...
Pervin Erbil’in ‘Kibele’den Pandora’ya-Kadının Tarihsel Yenilgisi’ kitabında belirttiği gibi;
...Kadının toplumsal üretimin ve sosyal yaşamın dışına itilerek haklarından mahrum bırakılması ve aşağılanması,yaşamını onunla paylaşmak durumunda olan erkeği de sanıldığı kadar yükseklerde tutmadı.Kadını baskı altına almıştı ama egemenliğinin ödemek zorunda kaldığı bir bedeli vardı.Sonuçta,haklarını kısıtlayarak aşağıladığı karısı, kızı, annesi, kız kardeşi yada sevgilisi olan bu insanlarla beraber yaşamak zorundaydı ve yarattığı ortamdan kendisinin de etkilenmesi kaçınılmazdı...
...Erkek egemen ideolojinin değersizleştirdiği,aşağı ve ikincil konumlarının hırçınlaştırdığı,komplekslerinin boğuntusundaki kadınların yetiştirdiği çocuklar,kendilerinden emin,güvenli,sevgi dolu, dengeli özgürlüklere ve haklara karşı saygılı, barışçı kimseler olamazlar. Onların da kadınların sağlıksız dünyalarında esen fırtınalardan paylarını almaları kaçınılmazdır.Böylece sertlik, baskıcılık, kuşkuculuk, güvensizlik, sevgi yoksunluğu ve kavgacılık kader olur ve bu kişilik yapısı da,kadının aşağı konumunun erkek tarafından ödenen bedeli olur...
Demek ki neymiş; önce kadın hakları, sonra minik ‘Hakkı’ lar ...:))
Görmüş geçirmiş,muhtemelen de ermiş bir dede ile konuşurken sormuşlar.
- Dede, ailenin başı kadın mıdır? erkek mi ?
- Erkek baştır
- Peki kadın nedir?
- Kadın boyundur, başı nereye isterse oraya çevirir...:))

İyi haftalar diliyorum.

09.03.08

Hiç yorum yok: