10 Mart 2008 Pazartesi

ZOR OLMUYOR MU ?

ZOR OLMUYOR MU ?

Evet, tabii ki oluyor... Ama bu işler böyle, biri de aynı emek, ikisi de!...
Bu cümleden konuyu tahmin edebildiniz mi?

Evet ben bir ikiz annesiyim ve evet ikizlerimden bahsediyorum.

Kime mi? Tanıdığım tanımadığım herkese...Çünkü ikizlerimiz olduğunu öğrenip, bizi ailece birlikte gören ve - ah canım çok şekerler- faslından sonra bu soruyu sormayan yok!

Her şey zor değil mi bu hayatta ; doğmak, büyümek, adam olmak, kadın olmak, insan olmak...Emek vermeden uğraşmadan kim neye sahip oluyor ? Zor tabii ki zor, ama belki de kolay olsaydı bu kadar da keyif vermezdi yaşananlar ve belki de bizi böyle birbirimize bağlayan da bu zorluklar.

Siz bilir misiniz ki; biz meleklerimizi ne umutlarla istedik,bekledik...Nice uğraş, çaba ve gözyaşından sonra kavuştuk onlara...Ve bilir misiniz ki; insanın yalnızca anne ve baba olduktan sonra, hayat felsefesi değişiyor, ruhu değişiyor ve o anne baba ,tüm zorlukların üstesinden gelebilecek yürekte başka bir kişi haline geliyor.
(Şimdi bu satıra kadar yazdıklarımı okudum da, biraz fazla mı sert çıkmışım acaba ? Belki soranlarda nezaket icabı soruyorlardır?... Ama madem başladık devam edelim.)

İnsanların yaşama bakış açılarına göre değişir hayatları...Kimisi kırılgandır en ufak bir rüzgar dağıtır onları, kimisi ise fırtınayı sever ve ona göre koyar kurallarını. Zorluklar kişinin olayları karşılama biçimine göre alır şeklini. İşte bu yüzden sizin hayata karşı tavrınız çok önemlidir.

Meleklerim daha çok küçükken çoğu gece, birisini kollarımda, birisini ayağımda sallayıp uyuturdum, hafta sonları eşimle beraber kucağımızda bebeklerle sabahtan akşama evin içinde turlardık, çünkü durursak hemen kopartırlardı yaygarayı. İki bebek olunca haliyle iki kişide devamlı ayakta, ben ona üzülürdüm o bana...

Gecenin 3’ünde, ağlayıp uyanan oğlumun sesiyle kızım da uyanır, daha sonra birisi uyusa bile mutlaka öteki kardeşini anne ile nöbetçi bırakırdıJ uykusuz her geceeeee.

Anne, baba olanlar az çok bilirler, bir çocuğun istediğinde ne kadar inatçı ve huysuz olabileceğini... Ve canı istediğinde de nasıl melek kıvamına dönebileceğini… Genelde anne ve babalar çocuklarını uyurken daha çok sevmezler miJ ?

Benim hassas mideli kızım,kardeşinin altı açılırken büyük bir merakla gelip seyreder, sonrada malum kokudan içi kalkar kusardı... Önce kaka temizlenirdi, sonra kusmukJ

Bu arada işin birde yorgunluk boyutu var ki, bence o konulara hiç girmeyelim... Sadece aklıma blog sayfamda daha önce yazdığım bir cümle geldi... ‘23 eylül 2004 doğdunuz... Biz de yeniden doğduk... Siz doğarken, açken ve büyürken ağladınız... Biz sizinle beraber yorgunluktan ayakta uyurken.?’J

Şimdi buraya kadar yeterince zor muydu anlattıklarım? Bence hiç değil çünkü bunlar bizim için zorluk değil, olması gereken olağan bir süreçti. Madalyonun bir de öteki yüzü var ve bu yüzde yaşadıklarımız her türlü zorluğa değerdi;

Bir kerede 2 evlat sahibi oldukJ (cennet kokan iki melek)
Ve bir anda 4 kişilik mutlu bir aile olduk...
Hayatta iken anneme ve tüm aile büyüklerine, hem kız hem erkek torun keyfi yaşattık.
Sevinçlerimiz hep ikiye katlandı (ilk diş, ilk adım, ilk sözcük...)
Gülüşleri ve sevinç çığlıklarından birbirimizi duyamadık..
Elimizin altında sevip, gıdıklayıp, öpecek hazırda bir çocuk her zaman oldu J
İkizlerimin başarıları ile çifte gurur ve mutluluk yaşadık, yaşayacağız inşallah.
Her ne kadar bazen sıkılsak ta, ‘ikiz annesi’ ve ikiz babası’ olarak bir unvan kazandık.

Yani demem o ki; sonuçta bizler anne ve babalar ve bizlerin çocukları, geleceğin küçük adam ve kadınları, yaşamımızın ve yarınımızın umutları, kolay yetişmiyor... Hiç kimsenin evladı kolay yetişmiyor... Yalnızca bu durum bizim için ikiye katlanmış bir şekilde emek ve çaba gerektiriyor…
İkiz anne ve babalarının diğerlerinden farkı da sadece bu oluyor.

Aslında şükretmemiz lazım, evladı sağlıklı kollarında olan her anne baba gibi... Neler var, ne dertler, ne acılar,bildiğimiz bilmediğimiz....

Ve daha çok şükretmemiz lazım... Ya üçüzlerimiz olsaydı?J J J

İyi haftalar diliyorum,

03.02.2008

Hiç yorum yok: